DÊSTPEK-ANASAYFA

MUSEVİLİK (2.BÖLÜM) SON

12 Haziran 2014 Perşembe

Reformist Yahudilik


             Daha çok Avrupa'daki Yahudilerce tanınmış bir filozof olan Moses Mendelshon (1727-1786)'un başlattığı Reformist Yahudilik hareketi, Musevîlik'le çağdaş modern anlayışı birleştirmeyi gaye edinmiştir. Böylece bu mezhebe mensup Yahudiler, hem geleneklerine bağlı yaşayabilecek, hem de modern çağa ayak uydurabileceklerdir. Bu hareketin başlamasının bir başka sebebi de Almanya'daki Yahudilerin dinî uygulamayı, genel kültür için bir engel olarak görmeleridir. Böylece onlardan bir kısmı Hıristiyanlaşmış, bir kısmı da geleneklerini değiştirmiştir.

             Din ile dünya işlerini birbirinden ayırma düşünce ve gayreti de ilk defa bu mezhep mensuplarından gelmiştir. Reformist Yahudiler dinde modernleşmeden yanadırlar. Bunu sağlamak için, ibadetin bazı şekillerini değiştirerek, kadın-erkek ayırımına son vermişler, cumartesi çalışma yasağını kaldırarak sinagog ayinlerini azaltmışlar, müziğe çok az yer vererek kadınlarla erkekleri bir arada oturmaya zorlamışlardır. Bir adım daha atarak katı perhiz kaidelerini kaldırmışlar, şifahi Talmud geleneğini inkâr etmişlerdir
Yeniden Yapılanmacılar (Recostructionist)

             Bu sayılan üç mezhep dışında, Mordecai Keptan'ın kurduğu Reconstructionist (Yeniden Yapılanmacı) adında bir başka mezhep daha vardır. Bunlar daha önceleri muhafazakâr Yahudilik içinde yer almışlardır. Zamanla Keptan'ın fikirleri diğer Yahudi mezheplerini etkilemiştir.

             Hareketin kurucusuna göre Yahudiler de diğer milletler gibi bir millettir. "Seçilmişlik" özelliği yoktur. Tanrı Yahudileri değil, Yahudiler Tanrı'yı seçmişlerdir. Bunlar yeniden dirilmeyi ve ahireti reddederler. Tevrat Tanrı vahyi değildir. İsrâiloğulları'nın tarih boyunca meydana getirdikleri bir eserdir. Mesihcilik diye bir kavram yoktur. Sinagoglarda kadın-erkek yanyana ibadet edebilir. Yeniden Yapılanmacı'lara göre kadınlar da haham olabilir.
Mukaddes Kitapları

             Yahudilerin mukaddes kitapları iki ana başlık altında incelenebilir:


             1- Tanah,
             2-Talmud,

             Hristiyanların Eski Ahit adını verdikleri Tanah da üç bölümden oluşur:

             1-Tora, (Tevrat)             2- Neviim,              3- Ketuvim.

             Çoğu zaman Yahudilerin mukaddes kitabının tamamı "Tora" kelimesiyle ifade edilir. İbranice bir kelime olan Tora, Arapça Tevrat'ın karşılığıdır.


             Tevrat "Kanun, şeriat, emir, ders, önder" vb. manalara gelir. Beş bölümden oluşan Tevrat, Allah'ın 7704 kelimeyle Musa'ya verdiği dinî esasları ihtiva eden kitap olarak kabul edilir. Tevrat metninin orjinal dili İbrancadır. Bir bakıma "Şeriat" diye de nitelendirilen Tevrat'ı meydana getiren kitapların sayısı, Yahudilerce 24, Hıristiyanlarca 39'dur. Kitapların tertibi konusunda da her iki toplum farklı görüşlere sahiptir.

             Tevrat takriben bin yıl içerisinde meydana gelmiştir. Ancak kitabın sınırlandırması M.S. 90 yılında toplanan Yemnia Konsili'nde yapılmış ve bugünkü yazılar seçilerek tesbit edilmiştir. Eski Ahit yanında hahamların nesilden nesile naklettikleri rivayetler mecmuasına Talmud denir. M.S. 150 yıllarında Yudas adında bir haham, kendilerine kadar rivayetle gelen haberlerin, kaybolmasından korkarak onları Mişna'da toplamıştır. "Tekrar edilen şeriat" anlamına gelen Mişna, Tevrat'ın tekrarı, şeriatın izahı ve tefsiri sayılır. Mişna'nın anlaşılmasını kolaylaştırmak üzere O'na Yahudi alimlerince haşeyeler ve şerhler yazılmıştır Bunlara Gemara denir. İşte Talmud (10) da Mişna ve Gemara adı verilen eserlerin toplamından teşekkül etmiştir. (11)

             Yahudi Kutsal Kitabı konusuna son vermeden Kabala’dan da söz etmeliyiz. Kabala, İbranca "gelenek görenek" anlamına gelir. Yahudilerin harfçilik ve sayıcılıkla karışık tasavvufî kâinat öğretisidir. Daha açık bir ifade ile Kabala, Kutsal Kitap metinleri ile sözlü gelenekler üzerine yapılan her tür yorumların genel bir adıdır. Zannedildiği gibi bir kitap veya kitaplar toplamı olmayan Kabala'yı "Kâinatın görünür kargaşasını açıklamaya ve zıtlıklarını kolay anlaşılır bir kalıp haline getirmeğe uğraşan bir doktrin" diye tanımlamak mümkündür.

             İkinci Tapınak Dönemi'nin sonuna (I. yüzyıl) kadar uzanan Kabala, tam anlamıyla Yahudi gizeminin ortaya çıktığı tarih olan XIII. yüzyıldan başlayarak özel bir öğreti biçiminde gelişmiştir. (12) Bazı Dinler Tarihçilerine göre Kabala'nın kökenleri eski gelenekte (Talmud dönemi) aranmalıdır. Kabala'nın öğreti ve uygulamaları ancak bir kılavuzun denetim ve önderliğinde mümkündür. Kabala temelde her zaman sözlü geleneğe dayanmıştır. Allah'ın Musa ve Adem'e indirdiği yazılı olmayan vahyin gizli bilgisini taşıdığı iddiası bakımından da Kabala, geleneklerle özdeşleşmiştir. (13)

             Kabala XV. yüzyıl Avrupa’sında son derece yaygınlaşmıştır. Kabala'nın genel doktrinini, kâinatın bir bütün olduğu, belli bir nizama göre hareket ettiği, kâinatta görülen her şeyin Tanrı'nın bir parçası olduğu, insanın da, kâinatın ve dolayısıyla Tanrının bir parçası olmak açısından küçük kâinat sayılması gerektiği vb. özetlemek mümkündür.
Günümüzde Musevilik



             Tüm dünyada sayıları 22.000.000 olmasına rağmen Yahudiler; bir çok ülkede oluşturdukları güçlü lobileri ile dünya ülkelerinin yönetimlerinde ve dünya ekonomisinde büyük söz sahibidirler.

             1948’ e kadar dünyada dağınık olarak yaşayan Yahudiler Filistin’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla kendilerine ait bir devlete aynı zamanda bir toplanma merkezine sahip olmuşlardır. 1933 – 1945 yıllarında Alman Nazileri tarafından soykırıma uğrayan Museviler, bugün Filistinlilere karşı soykırım uygulamakla suçlanmaktadırlar. İsrail Devleti’nin Arap ülkeleriyle girdiği savaşlardan doğan sıkıntılar ve günümüzde Filistinlilerin bağımsızlık hareketleri Yahudilerin çözülemeyen sorunlarının başında gelmektedir.

             Musevilerin en yoğun yaşadığı ülke İsrail’dir ( Ülke nüfusunun %84’ü ). İsrail’i ikinci sırada A.B.D izlemektedir ( %3,4). Yahudiler bu iki ülkenin dışında Etiyopya, Almanya, Avustralya, Kanada, Brezilya, Meksika başta olmak üzere içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu dünya nın bir çok ülkesine dağılmış vaziyette yaşamakt

0 yorum:

Yorum Gönder